27 Temmuz 2013 Cumartesi

 KUYRUK

Kar altında her yan. Evimin karşısındaki boş arsaya bakıyorum pencereden. Bir dişi köpek, arka ayaklarını kırıp oturmuş kıçının üstüne, gözü penceremde. Bakışıyoruz bir süre, bunca uzaktan dişi gözlerle söyleşiyoruz. İlerde, üst kattaki komşunun tombul kızı, otomobillerini temizliyor, kürüyor bir güzel karları. Ergenlikten çıkıp kadınlığa yürüyen oynak memeleriyle eğiliyor otomobilin üstüne biz bakışırken.
Eviçlerinde dolanan kadınlar,  yüzyıllardır paslı iğnelerle etlerine saplanan atasözlerini taşıyor sessizce.
Tarlayı düz al, kadını kız al.
On beşinde ya erde ya yerde.
Kadın erkeğin şeytanıdır.
Biz kımıltısız, durgun bakışıyoruz dişice. Birden çekiyor gözlerini, başını döndürmesiyle koşması aynı anda oluyor sanki… Lapa lapa yağan karın altında, vücudunun her yanında bir kıvraklık, bir neşe… Pencereyi açıp koştuğu yöne doğru eğiliyorum. Kuzeyden, arsanın en az ışık sunan köşesinden görünüyor erkek köpek. Pürüzsüz karda coşkulu izler bırakan ayaklara değil, işveyle sallanan kuyruğa takılıyor gözüm; hayat dolu, meydan okuyan kuyruğa. Pencereyi kapatırken kendi kadınlığım geliyor aklıma, yıllardır etime iğnelemeye çalıştıkları atasözlerine inat işveyle sallıyorum kuyruğumu.

 Şenay Eroğlu Aksoy
Bu yazı Bayan Yanı adlı mizah dergisinin 8 Mart özel sayısında yayımlanmıştır.                                                             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder