Susuyorum ama unutmuyorum
diyenlere: Karga Zarif
Öykünün kendine has seslerinden Murat Yalçın, okuru bildik yollardan
kuşatmak istemez; farklı arayışlara çıkıp aykırı yollara sapar. Dile ilgisi
tükenmez, unutulmaya yüz tutmuş sözcüklerle etkileyici söyleyişler çatar. Kimi
imler metinlerinin can alıcı unsurudur. Kalemini yazının tüm olanaklarını
kullanarak zenginleştirir. Bunca yenilik yanında sokağı, sokağın dilini
ustalıkla kullanır. Yerel söyleyişler, küfür, deyimler bolca yer bulur onun
öykülerinde, hatta kimi zaman bir Hulki Aktunç
Büyük Argo Sözlüğü eşliğinde bir kez
daha okumak gerekir onun metinlerini.
Yalçın’ın yeni kitabı Karga Zarif on öyküden oluşuyor. Bunlardan
kimi uzun, kederli hikâyeleri dillendiriyor. Kitabın ilk öyküsü Kanunun Solist Olduğu Gece, yatağa
bağımlı bir dolmuş şoförünün gözünden anlatılır. Onun yürek paralayan yaşam
öyküsü, kendi hayatına izleyici olmanın acısını derinlerde hissettirir.
Kahraman kâh geçmişe kâh âna döner. Dokunamadığı, dâhil olamadığı hayat onu
içten içe tüketir. Karısının bir başkasıyla yakınlaştığını, eve gelen gençlerin
bile cinsel arzuyla ona baktığını kurar. Tam kapısının önünde duran dolmuşunun
günler geçtikçe dağılıp dökülmesi, şoförün hayatını okurun gözünde daha etkili
kılmak için kullanılan etkili bir büyüteçtir. Dolmuşu da onunla birlikte
paslanmakta, kırılıp dökülüp yaşamın dışına itildiği yerde çürümektedir. “Dünya” dediğim, artık dönmesi durmuş bir
oyuncak. Geçmişin hatırına duruyor, dönmese de… diyen kahraman, acıyı
bitirmenin yolunu elbette bulacaktır. Yalçın’ın
kalemi oyunlara yatkındır. Okurunu, kiminde rahatlıkla dâhil olabileceği, kiminde
yalnızca izlemekle yetineceği oyunlara sokar. Yazma eylemine, sözcüklere,
yazarlara, kalıplaşmış tanımlamalara göndermeler yapan söyleyişler, öykülerin
arasına serpiştirilir. Hani, nasıl
demeli, vezir olmaya giden piyon kararlılığıyla koyuldun yazmaya. Unutma,
açlığını bastıracak bir şeyler atıştıracak yerde, ardından atlı
kovalıyormuşçasına, oturup bunu yazdın. Bunu yazacağına bun’u yazsaydın ya…
Bana
Hikâye Anlatma ya da Çıkmamış Cana Son El Ateş kitaptaki en uzun öyküdür.
Öfke duyulan birine yazılmış bir mektup gibidir. Kadın anlatıcı ağzından aktarılan, küfrün
bolca kullanıldığı öykü, dipnotlarla genişletilir. Bu dipnotların kiminde okura
seslenir anlatıcı. İlginçtir edebiyat dünyasının görünmeyen yüzüne tutulan bir
ayna gibidir Bana Hikâye Anlatma ya da
Çıkmamış Cana Son El Ateş. Yalçın’ın kalemi yaşamın anlamsızlığına işaret
ederken, bir o kadar da ironiye yaslanır. Arka kapak yazısında da aktarıldığı
gibi ona göre yaşam göz açıp kapayıncaya kadar geçmektedir ve onu anlaşılır
kılmaya çalışmak boşunadır. Nitekim
kitabın son öyküsü Uygarların Geçtiği
Nehir; Ana rahminden çıktım koştum pazara, bir kefen alıp döndüm mezara cümlesiyle
bitirilir ki bu kitabın kapanış cümlesidir. Kibrit
Suyu adlı öyküde de benzer şeyler beklemektedir okuru, vazgeçişler, hiçlik; Hayat bir vakit kaybını öbürüne yeğlemekten
başka nedir? Yine aynı öyküde gerçeği görmenin büyüsüne kapılanlara
seslenilir: Dahası gerçeği ne kadar iyi
algılarsan o kadar acı çekersin. İkisinin arasını tam bulamadan bitersin.
Yeryüzüne bu dramı yaşamaya geldiğimizi bilelim dostum. Murat Yalçın, günlük yaşamdan aşina olduğumuz
kimi adları da taşır öykülerine, onları bir rüyada yan yana getirir,
konuşturur. Onun kalemi bir yanda kederli hikâyelere uzanırken, bir yanda tatlı
bir ironiyle keyiflendirir okura. Karga Zarif “Susuyorum ama unutmuyorum”diyenlerin
dünyalarında dolanır, yaşama fırlatılmışlığın acısını duyurur. Yazma eylemi, yazarlar,
ayrıcalıklı yerlere oturtulup kutsanmaz öykülerde, cesur çıkışlarla kalem
oynatanlara da ayna tutulur. Yine de ölüm korkusundan yaza duruverir
kahramanları; Ölüm korkusuyla yazadurdum.
Ölüm acısını duydum da etimden et koparıp söze dürdüm. Ölümümün ardından
okunsun gitsin istedim uzaya mıhlı sözlerim… Öd acısıyla çatılı diller döktüm
kitaba, imdat kurmaca!
Karga Zarif, has edebiyatın izini
süren okura dil zenginliği eşliğinde, çoğul anlamlar vadederek keyif kapısını
aralıyor. Öykünün büyülü kollarında
kederli, gülümsemeli okumalar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder