Ortadoğu’nun Parlayan Yıldızı: Etgar Keret
Etgar Keret
dilimize çevrilen Tanrı Olmak İsteyen
Otobüs Şoförü ve Buzdolabının
Üstündeki Kız adlı kitaplarıyla öykü okurlarını sıradanın dışına çekerek;
yalın, çarpıcı ve kısa metinleriyle buluşturuyor. Okurun tüylerini diken diken eden sonları
kimi zaman tatlı bir ironiyle, kimi zaman kendi yarattığı yazınsal gerçekliği
insani, çocukça bir duruşla inkâr ederek, ettirerek ters çeviriveriyor. Tam da
içinde yaşadığımız çağa uygun kısa kısa öyküler yazıyor; hayata, hepimizin
durduğu yerden baksa da onun içinden çekip aldığı ayrıntılarla yarattığı
kurmaca dünyalar, yeni kapıları işaret ediyor.
İsrailli olan yazar kimi öykülerinde yaşadığı
coğrafyanın kanlı tarihine yaslanarak; savaşı, kini, hasım olmayı sorgulatıyor. Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü adlı
kitabındaki Emniyet Mandalı Açık adlı
öyküde silahını ortaya bırakarak
tarafları eşitlediğini, kefiye takarak düşmanıyla yer
değiştirdiğini düşünen bir asker koyuyor karşımıza. Düşmanını alt etmenin tek
yolu ona benzemek; ona kendinin, kendine
onun gözlerinden bakmak… “Çünkü ben şimdi
o’ yum ve elinde tüfekle o da ben. Annesi ve kız kardeşleri Yahudilerle
düzüşecek, arkadaşları hastanede bitkisel hayat yaşayacak, o tüfekli bir göt
gibi karşımda dikilecek ve elinden hiçbir şey gelmeyecek. Nasıl kaybedebilirim
ki” bu fotoğraf Angelopoulos’un
unutulmaz filmi Ağlayan Çayır’daki
bir sahneyi anımsatırken yeni kodlamalarıyla şekillenir zihnimizde... Ağlayan Çayır da sarılabilmek için kısa
bir süre de olsa silahlarını bırakıp miğferlerini çıkaran iki asker vardır ve
bu davranışları, sarılabilmek, barışa yol vermek için silahların bırakılması
gerektiğini düşündürür izleyene. Keret’te ise çaresizliğin, dayatılanlara
direnmenin yollarından biridir bu değişim ve kendini yok etmenin yolu
karşısındakinin gözlerinden bakarak kendini düşman kılmaktan geçmektedir.
Yine aynı
kitaptaki Ayakkabılar adlı öyküdeyse
savaşların devrettiği hasım olma mirasını bir çocuğun dünyasından, etkileyici
bir kurguyla aktarır. Soykırım Anma Gününde Yahudi Müzesine sınıfıyla birlikte
götürülen oğlan çocuğunun, Almanların ürettiği kaliteli spor ayakkabıların
kendisine hediye edilmesiyle yaşadığı insani karışıklığı, yine kendine has bir
bakışla kurmacaya taşır Keret. Yaşananların tüm taraflarını, bugünden bakarak,
küçük taş parçaları gibi avcuna toplayıp aynı anda yere saçar, kimin nerelere
savrularak, kimlerle yan yana düştüğünü yorumlamaksa okura bırakılır.
“Sis” adlı romanındaki kahramanlarından birine
“Gülmek trajediye hazırlanmaktan başka bir şey değildir” dedirtir Unamuna. Keret’in öykülerini gülümseyerek okusanız da
“Gülmek trajediye hazırlanmaktan başka bir şey değildir” onun metinlerinde.
Genç kuşak
yazarlar arasında kendine has ironi ve mizah anlayışıyla öne çıkan Keret günlük
yaşamda ayrıntıları yepyeni bağlarla kurgunun dünyasına taşır. Türkçeye
çevrilen ikinci öykü kitabı Buzdolabının
Üstündeki Kız’ da yer alan Kal adlı
öyküsünde, kal dediği anda herkesi olduğu yerde durdurarak tüm istediklerini
yaptırabilen, kal dediklerini koşulsuzca kendi kölesi kılan bir kahramanı koyar
önümüze. Arzuladığı tüm kadınlarla, onları kendi dikte ettiği sözleri söyleyen
robotlar haline getirerek doyuma ulaşan bir erkek. Çoğu zaman hepimizin aklından geçenlerin
Keret’in yazın dünyasındaki yerini görmek keyif verici olabilir. Yine aynı
kitapta “hiç”ten yapılmış bir adamı seven
kadın öykü kahramanının macerasıysa benzer bir yorgunluğun izinden yürür; ikili
ilişkilerin karmaşıklığı.
Suya sabuna
dokunmadan kendi dünyasını kuran öykü yazarlarından değil Keret, zorlamayı,
yeni okumalar yapmayı, yok sayılanları metinlerine taşımayı seviyor. Küfür,
onun öykülerinin önemli bir bileşeni, bütünlüğe uzanan kollardan biridir. O da
bunu görerek yaşamın içindekileri yan yana getirir metinlerinde… Aslolan
kurmacanın gerçekliğidir.
Huzurlu, naif
dünyalarda geçen öyküler arayanlar Keret’te umduğunu bulamayacaktır elbet.
Çocuklar için düzenlenen bir doğum günü eğlencesinde, şapkadan, ucundan kan
damlayan kesik bir tavşan başı çıkaran kaç, kurmaca kahramanı, sihirbaz vardır?
Gülmek gerçekten de trajediye
hazırlanmaktır Keret okurken.
Bu yazı Mart 2012 kitap-lık dergisinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder