6 Mayıs 2012 Pazar

Kitaplara Dair


 Ortadoğu’nun Parlayan Yıldızı: Etgar Keret

Etgar Keret dilimize çevrilen Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü ve Buzdolabının Üstündeki Kız adlı kitaplarıyla öykü okurlarını sıradanın dışına çekerek; yalın, çarpıcı ve kısa metinleriyle buluşturuyor.  Okurun tüylerini diken diken eden sonları kimi zaman tatlı bir ironiyle, kimi zaman kendi yarattığı yazınsal gerçekliği insani, çocukça bir duruşla inkâr ederek, ettirerek ters çeviriveriyor. Tam da içinde yaşadığımız çağa uygun kısa kısa öyküler yazıyor; hayata, hepimizin durduğu yerden baksa da onun içinden çekip aldığı ayrıntılarla yarattığı kurmaca dünyalar, yeni kapıları işaret ediyor.
 İsrailli olan yazar kimi öykülerinde yaşadığı coğrafyanın kanlı tarihine yaslanarak; savaşı, kini, hasım olmayı sorgulatıyor. Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü adlı kitabındaki Emniyet Mandalı Açık adlı öyküde silahını ortaya bırakarak tarafları eşitlediğini,  kefiye takarak düşmanıyla yer değiştirdiğini düşünen bir asker koyuyor karşımıza. Düşmanını alt etmenin tek yolu ona benzemek;  ona kendinin, kendine onun gözlerinden bakmak… “Çünkü ben şimdi o’ yum ve elinde tüfekle o da ben. Annesi ve kız kardeşleri Yahudilerle düzüşecek, arkadaşları hastanede bitkisel hayat yaşayacak, o tüfekli bir göt gibi karşımda dikilecek ve elinden hiçbir şey gelmeyecek. Nasıl kaybedebilirim ki” bu fotoğraf Angelopoulos’un unutulmaz filmi Ağlayan Çayır’daki bir sahneyi anımsatırken yeni kodlamalarıyla şekillenir zihnimizde... Ağlayan Çayır da sarılabilmek için kısa bir süre de olsa silahlarını bırakıp miğferlerini çıkaran iki asker vardır ve bu davranışları, sarılabilmek, barışa yol vermek için silahların bırakılması gerektiğini düşündürür izleyene. Keret’te ise çaresizliğin, dayatılanlara direnmenin yollarından biridir bu değişim ve kendini yok etmenin yolu karşısındakinin gözlerinden bakarak kendini düşman kılmaktan geçmektedir.
Yine aynı kitaptaki Ayakkabılar adlı öyküdeyse savaşların devrettiği hasım olma mirasını bir çocuğun dünyasından, etkileyici bir kurguyla aktarır. Soykırım Anma Gününde Yahudi Müzesine sınıfıyla birlikte götürülen oğlan çocuğunun, Almanların ürettiği kaliteli spor ayakkabıların kendisine hediye edilmesiyle yaşadığı insani karışıklığı, yine kendine has bir bakışla kurmacaya taşır Keret. Yaşananların tüm taraflarını, bugünden bakarak, küçük taş parçaları gibi avcuna toplayıp aynı anda yere saçar, kimin nerelere savrularak, kimlerle yan yana düştüğünü yorumlamaksa okura bırakılır.
 “Sis” adlı romanındaki kahramanlarından birine “Gülmek trajediye hazırlanmaktan başka bir şey değildir” dedirtir Unamuna.  Keret’in öykülerini gülümseyerek okusanız da “Gülmek trajediye hazırlanmaktan başka bir şey değildir” onun metinlerinde.
Genç kuşak yazarlar arasında kendine has ironi ve mizah anlayışıyla öne çıkan Keret günlük yaşamda ayrıntıları yepyeni bağlarla kurgunun dünyasına taşır. Türkçeye çevrilen ikinci öykü kitabı Buzdolabının Üstündeki Kız’ da yer alan Kal adlı öyküsünde, kal dediği anda herkesi olduğu yerde durdurarak tüm istediklerini yaptırabilen, kal dediklerini koşulsuzca kendi kölesi kılan bir kahramanı koyar önümüze. Arzuladığı tüm kadınlarla, onları kendi dikte ettiği sözleri söyleyen robotlar haline getirerek doyuma ulaşan bir erkek.  Çoğu zaman hepimizin aklından geçenlerin Keret’in yazın dünyasındaki yerini görmek keyif verici olabilir. Yine aynı kitapta “hiç”ten yapılmış bir adamı seven kadın öykü kahramanının macerasıysa benzer bir yorgunluğun izinden yürür; ikili ilişkilerin karmaşıklığı.
Suya sabuna dokunmadan kendi dünyasını kuran öykü yazarlarından değil Keret, zorlamayı, yeni okumalar yapmayı, yok sayılanları metinlerine taşımayı seviyor. Küfür, onun öykülerinin önemli bir bileşeni, bütünlüğe uzanan kollardan biridir. O da bunu görerek yaşamın içindekileri yan yana getirir metinlerinde… Aslolan kurmacanın gerçekliğidir.
Huzurlu, naif dünyalarda geçen öyküler arayanlar Keret’te umduğunu bulamayacaktır elbet. Çocuklar için düzenlenen bir doğum günü eğlencesinde, şapkadan, ucundan kan damlayan kesik bir tavşan başı çıkaran kaç, kurmaca kahramanı, sihirbaz vardır?
Gülmek gerçekten de trajediye hazırlanmaktır Keret okurken.
Bu yazı Mart 2012 kitap-lık dergisinde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder